Üniversitemizin Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gitti.
Kendinizden ve kariyerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
1980 Bursa doğumluyum. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi Hacettepe ve ODTÜ Kimya bölümünde tamamladım. Ardından doktora eğitimimi Almanya’nın önde gelen araştırma enstitülerinden Max Planck Enstitüsü’nde (Max Planck Institute for Polymer Research – MPIP) Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine yaptım. Sonrasında araştırma çalışmalarımı sürdürmek üzere Singapur’a davet edildim. Son üç yıldır bilimsel çalışmalarıma ve projelerime Singapur’daki A*STAR – Agency of Science and Technology adlı bilimsel araştırma enstitüleri topluluğunun bir üyesi olan Institute of Materials Research and Engineering (IMRE) Enstitüsü’nde devam etmekteydim. Şu anda da Okan Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmamın yanısıra Singapur’daki projeme ziyaretçi araştırmacı olarak devam etmekteyim.
Çalışma alanınız ve projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Kimya ile başlayan akademik hayatıma doktora çalışmalarım sırasında moleküler biyoloji ve malzeme bilimini de ekleme şansı buldum. Sonrasında bilimsel çalışmalarım birden fazla akademik disiplinin iç içe geçtiği bir yönde ilerlemeye başladı. Çalışmalarıma doğayı taklit ederek laboratuar ortamında yapay hücre zari oluşturma fikriyle başladım. Amaç, doğal hücre zarına benzeyen ve sadece benzemekle kalmayıp işlevini de taklit edebilen yapıyı oluşturup, hücre zari üzerinde oluşan tüm biyolojik reaksiyonları inceleyebileceğim deneysel bir sistem oluşturmaktı. Yapay hücre zarının laboratuar koşullarında üretilmesinden sonra en önemli ve zorlu basamak hücre zarının işlevini sağlayan kilit maddeleri yani proteinleri sentezlemekti. Çünkü bu basamakta bilimsel camiada kullanılmayan farklı bir metod geliştirmeye çalıştım. Bu yeni metod ile normalde günler suren protein üretilmesi basamağını 2 saatte tamamlamayı başardım. Sonrasında ise üretilen yapay hücre zari seklindeki deneysel sistemleri çeşitli biyolojik aktivitelerin tayininde, hücresel iletişimlerin kontrolünde, biyosensor geliştirilmesinde kullandım.
Bu çalışmanın günümüzdeki en önemli uygulamalarından ve benim en son geliştirdiğim teknolojilerden biri ilaçların hücre zarı ve hücre zarı üzerindeki proteinlerle etkileşimlerinin tayini. Örneğin ilaç firmaları yeni bir ilaç geliştirirken bu yeni ilacın hastalar üzerinde ne tur etkileri olduğunu belirlemek amacı ile oldukça uzun sureler ve ciddi paralar harcıyorlar. İlacın ciddi yan etkileri olması durumunda hastayı kaybetme riski de oldukça yüksek. Benim araştırma grubumun geliştirdiği sistem sayesinde ilaçlar hastalar üzerinde test edilmeden önce yapay hücre zarı seklindeki deneysel platformda test edilebiliyor. Dolayısı ile ilacın etkileşimi beklendiği gibi mi değil mi kısa sürede ve çok daha az maliyetle belirlenebiliyor. Bu çalışma ile oldukça önemli sonuçlar elde etmiş olmakla birlikte bu deneysel çalışmaların sonucunun rapor edildiği, uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanan makalelerimiz geliştirilen teknolojinin farklı ve yeni bir teknik olması dolayısı ile oldukça ilgi çekti ve hatta iki yayınım bu dergilere kapak oldu. Çalışmalarıma ilerleyen yıllarda da bu doğrultuda devam etmeyi planlıyorum. UNESCO-L’ORÉAL ödülleri çerçevesinde değerlendirilen projem de bu çalışmalarımın bir sonraki basamağı, tıp alanındaki bir uygulaması olacak.
“L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında almaya hak kazandığınız burs hakkında bilgi verir misiniz?
UNESCO-L’ORÉAL Uluslararası Bilim Kadınları Bursu, akademik kariyerlerinin başındaki genç ve umut vaat eden bilim kadınlarına verilen oldukça prestijli ve önemli bir burs. UNESCO-L’ORÉAL burs ve ödülleri genel olarak bilim kadınlarını desteklemeye ve geliştirmeye yönelik, bilimsel değeri oldukça yüksek ödüller olup son yıllarda bilim kadınlarının da bilimsel camiada öne çıkmalarına, isimlerinin duyulmasına ve yaptıkları çalışmaların desteklenmesine katkıda bulunmaktadır. Hatta UNESCO-L’ORÉAL ödüllerine layık görülmüş bursiyerler arasında ilerleyen zamanlarda Nobel ödülü almış bilim kadınları da var.
Bursun sizin için önemi nedir?
UNESCO-L’ORÉAL Uluslararası Bilim Kadınları Bursu her yıl dünya üzerinde farklı bölgelerden toplam 15 kişiye verilmekte. Biyolojik bilimler alanında çalışan yüzlerce genç bilim kadını arasından oldukça titiz bir eleme sureci sonrasında yazdığım projenin değerlendirilmesi ve seçilerek ödüle layık görülmesi sevindirici tabi ki. Ayrıca Avrupa’dan bir tek benim projemin ödüle layık görülmesi, Türkiye’nin adının uluslararası bilimsel platformda duyurulmasına vesile olmak da oldukça gurur verici bir durum.
UNESCO-L’ORÉAL burs ve ödüllerinin özellikle bilim kadınlarının önünü açıp bilimsel çalışmalarda onları destekleme, bilim kadınlarına öncelik tanıma anlayışının Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine de örnek olması acısından önem taşıdığını da belirtmeliyim. Ülkemizde son yıllarda oldukça hızlı bir şekilde bu tür burs ve imkanlar artmaya başlamış olsa da Avrupa ve Amerika’daki bilimsel desteklere kıyasla nispeten gerideyiz. Özellikle bilime gönül vermiş genç kızların ve bilim kadınlarının desteklenmesi acısından bu gibi ödüllerin özendirici olması, ülkemizde de bu tür bursların daha on plana çıkması acısından aldığım bu ödülün önemli bir nosyonu da olduğunu düşünüyorum.
Kariyer hedefleriniz nelerdir?
İlk hedefim bu projeyi başarılı bir şekilde sonlandırmak. UNESCO-L’ORÉAL bu program dahilinde kariyerinin başlangıcındaki, genç ve umut vaat eden, doktorasını veya doktora sonrası çalışmalarını bitirmiş bilim kadınlarını desteklemeyi amaçlıyor. Özellikle doktora sonrası çalışmalarını tamamlayan tüm bilim insanları için akademik kariyerlerini planlayıp, bilimsel çalışmalarını ilerletecek uygun zemini hazırlamak, bilimsel araştırmalarına devam edecekleri bursları bulmak, laboratuarlarını kurmak çoğunlukla zahmetli olabiliyor. Bu noktada bu projenin ve burs desteğinin akademik kariyerime ve bilimsel çalışmalarıma önemli bir katkısı olacağına, benim için faydalı bir başlangıç olacağına inanıyorum. Bu vesile ile araştırmalarımın ileriki basamaklarına geçtiğini görme sansım olacak. Bu proje ileride yapacağım diğer çalışmaların temelini oluşturan önemli bir başlangıç olacak.
Fransa’da gerçekleştirilen törende ne gibi tepkiler aldınız?
Oldukça olumlu ve güzel tepkiler aldım. Gerek projemi değerlendiren jüri üyeleri olsun, gerekse diğer ülkelerden akademisyenler, UNESCO-L’ORÉAL delegeleri ve medya çalışanları olsun projemle yakından ilgilendiler, projemin oldukça yenilikçi ve ilgi çekici olduğu şeklinde görüş belirttiler. Tabi ki bu tepkiler projenin değerlendirmesi, anlaşılması ve insanlığa hitap etmesi acısından olumlu tepkiler olduğu için beni oldukça memnun ettiğini söylemeliyim.
Erken tanı ile ilgili günümüzdeki gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Proje dahilinde geliştirmeyi düşündüğüm “hasta-yanı” (Point-of-care) tanı ve teşhis kitleri ile önceki bilimsel çalışmalarımın sağlık alanındaki detaylı uygulamalarına odaklanmayı planlamaktayım.
Günümüzde, özellikle az gelişmiş ülkelerde, çoğu hastalığın geç teşhis edilmesi veya hiç teşhis edilememesi oldukça önemli bir sorun. Örneğin bazı kanser türleri, kalp damar rahatsızlıkları, ve hatta bulaşıcı hastalıkların tıbbi tanısı ve teşhisi erken müdahale ve hayat kurtarma acısından büyük önem taşımakta. Bu proje dahilinde geliştirilecek hasta-yanı tanı sistemleri ile detaylı laboratuar tahlillerine, ileri teknoloji olcum ve tanı cihazlarına gerek duyulmadan, en ücra köselerde bile kolayca kullanılması mümkün, maliyeti düşük sistemlerin geliştirilmesini planlamaktayım.
Çalışmalarınızı bundan sonraki dönemde nerede ve nasıl gerçekleştireceksiniz?
UNESCO-L’ORÉAL bursu ile projemi Amerika’nın ve dünyanın önde gelen üniversitelerinden Harvard Medical School ve MIT (Massachusetts Institute of Technology)’de önümüzdeki 1 yıl süresince tamamlamayı planlıyorum. Sonrasında ise Okan Üniversitesi’nde bilimsel ve akademik çalışmalarıma devam etmeyi, bu burs ve proje ile geliştirdiğim teknolojilerin farklı farklı uygulamaları üzerine yeni projeler üzerinde çalışmayı planlıyorum.